Bir Rasyonalizm Savunusu

Bilginin kaynağının ne olduğuna dair beş bakış açısı vardır. Bunlar şunlardır:

  1. Rasyonalizm

Bilginin kaynağının akıl olduğunu ileri süren bakış açısıdır. En ünlü temsilcisi Descartes'tır.

  1. Empirizm

Bilginin kaynağının deneyimler olduğunu ileri süren bakış açısıdır. En ünlü temsilcisi John Locke'tur.

  1. Kritisizm

Bilginin kaynağının hem akıl hem de deneyimler olduğunu ileri süren bakış açısıdır. Temsilcisi Immanuel Kant'tır.

  1. Entüisyonizm

Aklın ve deneyimlerin bilgiye ulaşmada yetersiz olduğunu, sezginin de bu işe dahil olduğunu ileri süren bakış açısıdır. Ünlü temsilcileri Henri Bergson ve Gazali'dir.

  1. Sensüalizm

İleri düzey empirizmdir denebilir. Duyumların bilginin kaynağı olduğunu ileri süren bakış açısıdır

Bu yazımda rasyonalizm haricindeki bakış açılarını iptal edip rasyonalizmi savunmayı ve arada biraz entüisyonist esinti bırakmayı amaçlıyorum. Ama aklın tek bilgi kaynağı olduğunu ispatlamadan önce bilginin ne olduğunu tanımlamak gerekmektedir.

Bilgi, bilinen şey demek değildir. Elma bilinir. Elma bilinen bir şeydir. Ama elma bir bilgi değildir. Elmanın kırmızı olması, bir bilgidir. Yani "Elma kırmızıdır." önermesi bir bilgidir. Elmanın kırmızı olması bilinen bir şeydir. Bilinen başka şeyler de vardır. Bilinen şeyler kümesinin üç tane alt kümesi vardır:

  1. Bilgiler (Önermesel bilgi olarak geçer.)

  2. Nesneler (Tanışıklık bilgisi olarak geçer.)

  3. Beceriler (Nasıl yapılır bilgisi olarak geçer.)

Parantez içine (2) yazdıklarıma göre ben eğer elmayı biliyorsam elma bir bilgi nesnesidir. Ama bence elma; bir bilgi nesnesi değil, bilme nesnesidir. Bilmenin, bilme eyleminin nesnesidir. Bisiklet sürmek bir beceri ise parantez içine (3) göre nasıl yapılır bilgisinin nesnesi bisiklet sürmektir. Yani bisiklet sürmek buna göre bir bilgidir, bilgi nesnesidir. Ama bence bisiklet sürmek bir bilgi nesnesi değil, bilme nesnesidir. Bisiklet sürmek bir bilgi değildir ama bisiklet sürme eyleminin zihnimizde faal olması bisiklet sürmeyi bilmektir. Aristoteles de böyle düşünür: Bilmek, bilinen şeyin zihinde faal olmasıdır.

Nesnelerin ve becerilerin bilgi olmadığını bu şekilde belirttikten sonra geriye önermeler kalmaktadır. Önermeler, yani bilgiler; doğru veya yanlış olabilen, yargı bildiren, anlamlı bütünlüğe sahip cümlelerdir. Örneğin "Sokrates bir insandır." cümlesinde Sokrates, insan olarak atanmıştır. "Ahmet Boğaz Köprüsü'nü geçti." cümlesinde Ahmet, Boğaz Köprüsü'nü geçen kişi olarak konumlandırılmıştır. "Kek yapmak için üç yumurta kırılmalıdır." cümlesinde üç yumurta, kek yapmak için gereken malzeme olarak atanmıştır. Ama Sokrates, Ahmet ve üç yumurta tek başlarınayken birer bilgi nesnesi değildir. Bunların, bilgi nesnesi olabilmesi için yargı bildiren cümlelerde kullanılmaları gerekir.

Bilginin ne olduğunu bu şekilde anlattıktan sonra rasyonalizm ve entüisyonizm dışındaki bakış açılarını iptal etmek kolaylaşacaktır.

İptal etmeye en sığ görüş olan sensüalizm ile başlayalım. Sensüalizm (Türkçede duyumculuk) duyumların bilginin kaynağı olduğunu iddia eden felsefi yaklaşımdır. Benim çevremden aldığım duyumlar (renk, ses, koku v.d.) beni etkiler. Bu etki sonrasında zihnimizde bir düşünce belirir. Örneğin "Bu koku çok hoş.". Kokunun hoş olduğunun bilgisi, o kokuyu aldıktan sonra, o koku sebebiyle oluşmuştur ama kokunun kendisi bize kendisinin hoş olduğunun bilgisini vermemiştir ve dahası, koku kendinde hoş olan bir varlık değildir, onun hoş olduğunu düşünmemize bizim algımız neden olmuştur fakat kokunun kendisinde böyle bir düşünce yoktur. Böylece sensüalizm iptal edilmiş olur.

Empirizm, sensüalizmin daha özel bir boyutudur. Bilginin kaynağının deneyim olduğunu iddia eder. Fakat deneyimler de duyumlar gibi bize bilgi vermez. Örneğin birkaç kişiyle arkadaşlık kurdunuz ve bu arkadaşlarınızın hepsi sizi yarı yolda bıraktı, mecazi bir deyişle sizi arkadan bıçakladı. Bu arkadan bıçaklanma deneyimlerinin sonrasında yine bir arkadaşlık kuracaktınız ki zihninizde şu cümle belirdi: "Hiç kimseye güvenmemek gerek.". Bu cümle bazı deneyimlerden sonra ve bu deneyimler sebebiyle oluştu evet ama deneyimin kendisi size bu düşünceyi vermedi. Bu düşünce, deneyimin kendisinde yer almıyordu. Böylece empirizm de iptal edilmiş olur.

Geldik kritisizme. Kritisizme göre bilginin kaynağı hem akıl hem de deneyimdir. Kritisizmin temsilcisi Kant şöyle söyler: "Algısız kavramlar boş, kavramsız algılar kördür.". Bu söz doğrudur çünkü zihinde yer alan ve hiçbir algıyla ilişkilendirilmemiş kavramlar bir işe yaramaz. Algılarımız var ama onları kavramlarla ilişkilendirmezsek, onlara isim vermezsek birbirimizle anlaşamayız. Ama belirli algıları belirli kavramlarla ilşkilendirmemiz; bizi algılarımızın, deneyimlerimizin de bir bilgi kaynağı olduğu sonucuna götürmez. Ben bir nesneyi algıladığımda bu algılarla ilişkilendirilmiş kavramlar zihnimde belirir. Aklm veya akletme yetim ise bu kavramları uygun biçimde birleştirerek bilgiyi oluşturur. Bu bilgi, algı deneyimim sayesinde oluşturulmuştur ama deneyimin kendisi bana bu bilgiyi vermemiştir. Bu yüzden kritisizm de iptal edilmiş olur.

Geriye rasyonalizm ve entüisyonizm kaldı. Bu noktada şöyle diyeceğim: "Bilginin kaynağı akıldır, akıl ise ilhamla çalışır.". Ben mavi bir gözlük (Gözlüğüm gerçekten mavi bu arada) gördüğümde zihnimde "mavi" ve "gözlük" kavramları belirir. Aklıma bu kavramları birleştirerek "Bu gözlük mavidir." bilgisini oluşturur. Gözlüğün kendisi bana kendinin mavi olduğunun bilgisini vermemiştir ama bu bilgiye yol açmıştır. Bize bu bilgiyi veren akıl olmuştur. Bu nedenle akıl, bilginin tek kaynağıdır.

Akıl ise ilhamla çalışır. Düşünceler aklımıza eser. Örneğin ben dün şöyle düşündüm: "Başkalarına faydalı olmadıkça var olmak ile yok olmak arasında pek fark yok.". Bu düşünce aklıma nasıl geldi? Elbette ilhamla. Aklıma öyle esti. Sanırım birini düşünüyordum ve bu yüzden böyle düşündüm. Peki bu kişiyi düşünmeye nasıl başladım? İlhamla! Aklıma öyle esti.

Bu yazıda bilginin kaynağının ne olduğu hakkındaki yaklaşımlara baktık. Rasyonalizm ve entüisyonizm haricindeki yaklaşımları iptal ettik. Aklın, bilginin tek kaynağı olduğu ve ilhamla çalıştığını söyledik. Sonuç olarak "sezgisel rasyonalist" olduk. Bundan sonraki yazılarda görüşmek üzere.

Yorumlar