Meditasyonlar Üzerine Meditasyonlar - (1/3)

Bu seride Descartes’ın Meditasyonlar’ı üzerine düşünümler gerçekleştireceğiz. Örneğin Descartes’ın bir cümlesini alıp bunun üzerinde düşüneceğiz. Hadi başlayalım.

Descartes diyor ki birinci meditasyonda, ben çevireyim, “İnançlarım için sağlam bir temel bulabilmek için, bundan önceki bütün inançlarımdan vazgeçmeliyim, onları askıya almalıyım çünkü onlardan bazıları yanlış olabilir. Ama burada olduğum, ateşin yanında oturduğum, bir gecelik giydiğim, elimde bir kalem tuttuğum gerçeğinden şüphe edemem. Bunların hepsi bir rüya dahi olsa onların gerçekleşmekte olduğu gerçeğinden şüphe edemem.”

İnançlarımıza sağlam bir temel bulmak için bütün inançlarımızı askıya almamız gerekmez bence. İnançlarımız orada durur, biz onlara bir temel buluruz, bu temelden yola çıkarak inançlarımızın doğruluğunu teyit ederiz, yanlış inançlarımızı ise bırakırız. Peki inançlarımız için sağlam bir temeli nerede aramalıyız? Descartes bunun cevabını sonraki cümlede veriyor aslında: “Burada olduğum, ateşin yanında oturduğum, bir gecelik giydiğim, elimde bir kalem tuttuğum gerçeğinden şüphe edemem.”. Var olmayan bir şey, ateşin yanında oturabilir mi? Gecelik giyebilir mi? Elinde bir kalem tutabilir mi? Hayır, bunları yapamaz. Bunları yapabilmesi için onun, önce var olması gerekir. Descartes da buna benzer bir şekilde diyecek ki: “Her şeyden şüphe edebilirim ama şüphe ettiğim gerçeğinden şüphe edemem. Şüphe edebilmem için önce var olmam gerekir.”. İşte buradan o meşhur söz, cogito ergo sum, “Düşünüyorum, o halde varım.” sözü doğar. Descartes, inançlarına temel olarak bunu, yani kendi varlığını seçmiştir. Kendi varlığından sonra Tanrı’nın varlığına ulaşacak ve daha sonra ise dış dünyanın varlığına ulaşacaktır. Yolculuğun başlangıç noktası bireyselken varılan sonuç evrenseldir. Ama ontolojik anlamda üstünlük bağlamında bu sıra değişir. Ontolojik anlamda önce Tanrı gelir, sonra insan ve sonra da dış dünya. Ayrıca bu da bir tartışma konusudur, Bazı varlıkların, diğer varlıklara önceliği var mıdır; yoksa bütün varlıklar aynı ontolojik düzlemde midir? Elbette bütün varlıklar var çünkü varlığın tanımının gerektirdiği şey bu. Bütün varlıklar, var olmak bakımından eşit; hepsi varlık kategorisinde ama bakarsın biri zorunlu varlık, öteki mümkün varlık. O zaman dersin ki zorunlu varlık, mümkün varlıktan ontolojik olarak önce gelir. Bu şekilde bir önceliğe katılıyorum ama mesela diyelim ki bir varlık var, diğer bir varlık bu varlıktan daha çok var. Böyle bir hiyerarşiye katılmıyorum. Her varlık aynı düzeyde var. “Ben senden daha çok varım.” diye kimseye üstünlük kuramayız. Ama şöyle olabilir: Hayatın içinde daha çok yer alarak, daha çok etkinliğe katılarak, insanlarla tanışarak başkalarından daha fazla yer edinebiliriz; bir anlamda daha fazla “var” olabiliriz bu hayatta.

Yorumlar