Kayıtlar

Eylül, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir Kuşun Yaşamından, Hayatın Basitliğini Görmek

Abimgil çöpte bir kuş bulmuş. Kuşu almış ve ona bakmaya başlamış. Eğer onu çöpten almasalarmış kedi yiyecekmiş. Ama kuşa bakamamışlar ve onu bize getirdiler. Onun adı Limon. Limon’un yaşamını incelersek dört unsur gözümüze çarpar: Temizlenmek Yemek yemek ve su içmek Ötmek Boşaltım ihtiyacını gidermek Bizim hayatımız da temelde bu kadar basit değil mi aslında? Yemek yiyoruz ve su içiyoruz. Boşaltım ihtiyacımız geldiğinde tuvalete gidiyoruz. Kirlenince, terleyince banyo yapıyoruz. Limon’un yaşamında “ötmek” dediğimiz unsur, bizim yaşamımızda “mutlu olma”ya karşılık geliyor olsa gerek. Evet; yemek yemek, su içmek, boşaltım ve temizlenmek bizim temel ihtiyaçlarımız. Bunların halledilmesi mutlu olmamıza yetmeli. Lüks ve modern eşyalarımızın olması, pahalı bir arabaya sahip olmamız gerekmiyor mutlu olmak için. Bu hayata devam edebilmek için mutlu olmamız gerekiyor. Mutlu olmamız içinse temel ihtiyaçlarımızın karşılanması gerekiyor. Bu yazıyı okuyorsanız internetiniz var demektir. İn...

Sessiz Gemi

Yahya Kemal Beyatlı’nın Sessiz Gemi isimli şiirini inceleyelim. “Artık demir almak günü gelmişse zamandan Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan” Zamandan demir almak ölümü simgeliyor. Öldüğümüzde bu dünyanın hengamesinden, koşturmacasından ayrılırız. Hatırlarsanız bir yazımda zamanın varlıkla aynı şey olduğu sonucuna varmıştım. Ölüm ile; bu dünya varlığından, bu zamandan ayrılır ve meçhul bir yere gideriz. Benim inancıma göre ya cennete ya cehenneme gideriz ama cennetin ve cehennemin nasıl bir yer olduğunu biz bilmiyoruz. Cenneti ve cehennemi tahayyül etmeye, tasvir etmeye çalıştığımızda bu hayallerin ve tasvirlerin hiçbiri cennet ve cehennem olmuyor. Cennet ve cehennem, insanın zihnini ve hayal gücünü aşıyor. “Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol” Mendil ve kol, birine veda edilirken sallanır. Ama ölüm aniden gelir, bu nedenle ölen birine veda edilemez. Ve ölen insan sessizleşir. Yaşarken başkalarıyla konuşan, sosyal bir varl...

Geçmişi Değiştirebilir Miyiz?

Kim bilir geçmişte ne tür hatalar yaptık. Şimdi ise o hatalardan pişmanlık duyuyoruzdur. Şöyle gözünüzün önüne getirin bu pişmanlıklarınızı. Kaç kere yalan söylediniz? Kaç kere birilerinin kalbini gereksiz yere kırdınız? Kaç kere birilerini hayal kırıklığına uğrattınız? Kaç kere sözünüzde -kendinize verdikleriniz dahil- durmadınız? Zamanı ve parayı kaç kere israf ettiniz? Peki geçmişe dönüp bu hataları yok ederek şimdiki pişmanlığımızı ortadan kaldırabilir miyiz? Zaman makinesi icat edilmediği için bu sorunun yanıtı “hayır”’dır. Gerçi internette “Zaman makinesi icat edildi mi?” diye aratırsanız karşınıza “En sonunda gerçekleşti! Zaman makinesi icat edildi” şeklinde bir başlık çıkacaktır. Ama oradaki yazıyı dikkatle okursanız bu zaman makinesinin, yalnızca beş ile sekiz yıl içinde yaşanacakları yüzde 98 oranda doğru tahmin ettiğini görürsünüz. Bundan beş yüz yıl sonrasına gitmek var, bir de sadece beş ile sekiz içinde yaşanacakları tahmin etmek var. Bu tahmin işini pekala öngörüleri yü...

Aşkın Mantık Dışılığı

Wattpad'deki yazılarımdan birinde aşkın mantığını ele almıştım. Şimdiyse aşkın mantık dışılığını ele alacağım. Aslında başka bir konuda yazmak istiyordum ama bu istek sırasında üretken bir dönemde değildim. Şimdi, aşkın mantık dışılığını kendi yazdığım bazı yazıların parçaları üzerinden ele alalım. Gerçi benim yaşadığım duygu aşk mıydı, orası tartışmalı ama olsun. "Kendimi 'o'nsuzlukta buldum. Yine onu düşündüm. Bedenen onu arzuladım, ona sarılmak ve onun alnından öpmek istedim. Ama bunu yapamadım. Bilgisayardan onun fotoğraflarına baktım. Bunlardan birinde onun alnını öptüm. Ama gerçek bir alın değildi, yalnızca bir fotoğraftı. Yastığa sarıldım ama yastık canlı biri değildi, yastık o değildi. İçim yanıyordu, kalbim ve göğsüm ağrıyordu. Ama böyle boş boş oturarak ona ulaşamazdım. Onun okuduğu ya da yaşadığı yere giden araçları görünce karışık duygular hissediyorum. Özlem, huzur, sevgi, umut... Demek ki hala ona giden bir yol var. ... Onu düşündüğüm zaman beynimin di...